Seyyit Şeyh Hasan Baba Kimdir? - Has-Vak Balkaya

Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi hazretleri Kimdir?

Güzel Anadolumuz Gönül adamları, Erenler ve Evliyalar yurdu olarak bilinir. Tarihte bilinen veya isimsiz kahramanlar olarak pek çok evliya, hayattayken olduğu gibi hakka yürüdükten sonra dahi türbeleri vasıtasıyla; birer nur çeşmesi gibi halkımızın gönüllerine manevi irşadı ulaştırmayı, toplumun manevi iklimine katkı sunmayı sürdürmektedir. Bu noktada veli ve evliya kelimesinden de bahsetmek gerekmektedir. Veli, dost ve yakın (Allah dostu) anlamına gelir. Evliya ise, Veli kelimesinin çoğuludur; Yani dostlar anlamına gelir (Evliya kelimesi: Halk arasında tekil olarak Allah dostu anlamında kullanılır).  Anadolu Erenlerinden, Allah dostlarından biri olan Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi hazretleri Kimdir?

Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi Kimdir? Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi’nin (R.A) hayatı

Meşhur Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt Zaferini (1071) kazanmasından sonra, İslam aleminden, Horasan, Irak, İran, Türkistan ve Buhara’dan bir çok veliler, dervişler Anadolu içlerine, bir kısım şehirlere ve hatta uç köylere kadar gelip yerleştiler. Anadolu’nun İslamlaşması ve Bizans’ın (Doğu Roma İmparatorluğu) nüfuz etkisinin bu bölgelerden temizlenmesi sürecinde irşad faaliyetlerini bu bölgelerde sürdürmüşlerdir.

Söz konusu bu şeyh ve velilerden biri de Erzincan – İliç – Balkaya Köyü’nde medfun bulunan ve türbesi her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilen Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi’dir; Kendisi Horasan bölgesinden Kemah’a gelmiştir. Burada yerleştikten bir müddet sonra Kemah’ın ileri gelenlerine ve devlet yetkililerine huzurlarında kendi nesebini ispat edip, Peygamber sülalesinden (Ehli Beyt’ten) geldiğini ve Hz. Hüseyin’in 27. torunu olduğunu kanıtlamıştır.

Kemah’ın ileri gelen devlet yetkilileri, Şeyh Hasan’ın Ehli Beyt neslinden geldiğini ve büyük bir veli (Allah dostu) olduğunu anladıktan sonra, bu zatı köyümüz olan (Kirzi Karyesi) Balkaya Köyü’ne devlet görevi ve yetki vererek göndermişlerdir. Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi hazretleri Devlet yetkilileri tarafından gönderildiği bu bölgenin her türlü yönetim ve tasarrufu kendisine tevdi edilmiştir. Bu bilgilere, halen elimizde bulunan ve nesilden nesile çok büyük bir titizlikle korunan, ceylan derisi üzerine yazılmış, o zamanki Selçuklu Devleti yetkililerinin mühürleriyle onaylanmış 850 yıllık tarihi belge olan secere’den (soy kütüğü) ulaşıyoruz.

Elimizde bulunan Tarihi belge niteliğindeki şecereye göre, Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi’nin keramet sahibi bir veli ve devrin “KUTBU” olduğu açıklanmaktadır. “KUTUB” tasavvufta evliyaların reisi, ana kaynağı anlamına gelir.

Anadolu’ya gelince İrşad ve tebliğ faaliyetlerine başladı

Çeşitli çileler ve zorluklarla uzak diyarlardan bu topraklara Hicri 555 (Miladi 1160) tarihlerinde gelip yerleşen dedemiz Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi (R.A) köyümüze gelip yerleştiğinde topluma yönelik olarak irşad ve İslami tebliğ faaliyetlerine başlamıştır. Ancak sağlam tarihi kaynaklardan aldığımız bilgilere göre: bu bölgede yaşayan gayrı müslimler yapılan tüm çağrı ve davetlere rağmen İslam’ı kabul etmeyip bu topraklardan başka yörelere gitmişlerdir.

Nitekim Prof. Dr. İsmet Miroğlu’nun “Kemah Sancağı ve Erzincan Kazası” adlı eserinin 67. sayfasında Köyümüzle ve Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi ile ilgili olarak yaptığı tarihi belgelere dayanan araştırmasında; köyümüzde 1516’lı yıllarda (yani Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi’nin bu topraklara gelişinden yaklaşık 300 yıl sonra) tamamen Müslüman nüfusun ikamet ettiğini açıklamaktadır. Yine söz konusu tarihi araştırma sonuçlarından o yıllarda (1516’da) bu zata ait zaviyenin ve bu zaviyeye ait vakıf ve değirmenin, bir çiftliğin, köyün 1/2 hissesinin Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi vakfına ait olduğunu öğrenmekteyiz.

Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi’ye çevre köylerden ÖŞÜR adında yardımlar gelir ve bu yardımlarla köydeki AŞ EVİNİ çalıştırıp bölgedeki fakir fukaraya yemek dağıtımı hizmetlerini devam ettirdiği bilinmektedir.

Osmanlı Devleti döneminde de bu sülaleden olanlara büyük değer verilmiştir

Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi’nin vefatının ardından, Osmanlı Devleti döneminde de bu sülaleden (Peygamber soyundan) olanlara büyük değer verilmiştir. Bu nesilden gelenlere 1908 senesine kadar devlet tarafından akçe yardımı yapıldığı tarihi vesikalarla belirtilmektedir; Ayrıca dedelerimiz tarafından tarafından da bizlere canlı şahitler olarak anlatmışlardır.

Peygamber soyundan gelen kişilere seyyid veya şerif denilir. (Hz. Hüseyin soyundan gelenlere: SEYYİD ve Hz. Hasan soyundan gelenlere: ŞERİF denilir. Bu soydan gelen kişilerin işleri düzgün gitmezse toplumda mağdur olmaması, saygınlığını kaybetmemesi için Osmanlı döneminde devlet tarafından kendilerine belli bir yardım yapılırdı. (Zira Peygamber soyundan gelen, yani Ehli beytten olan kişilerin sadaka-zekat malından alması hadisi şerifle yasaklanmıştır.)  Devlet tarafından Ehli beytten olan kişilere yapılan söz konusu yardımlar, Osmanlı Devleti’nin görevlendirdiği Nakibü-l Eşraf olarak bilinen vazifeli memurun tayin ettiği kişiler tarafından alınarak bu nesilden gelenlere teslim edilirdi.

Seyyit Şeyh Hasan El-Kirzi’nin türbesi halen, Erzincan/İliç ilçesi/Balkaya köyünde bulunmakta ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmekte; topluma manevi irşad ve ikramlarını sürdürmektedir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir